Trump cihatçıları seviyor

18.05.2025 medyascope.tv

18 Mayıs 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi pazarlar. Bundan 20 yıl önce, Ağustos 2005'te Pakistan'daydım. Londra'da El-Kaide'nin metroda çok ciddi bir katliamı olmuştu ve bu katliamı gerçekleştiren intihar bombacılarının Pakistan'da eğitim gördükleri iddia ediliyordu. Vatan Gazetesi'nin Washington'daki muhabiriydim. Gazetenin talebi üzerine Pakistan'a gittim. İstanbul'dan da foto muhabir arkadaşım Burak Kara geldi ve orada bir dizi röportaj yaptık, genellikle İslamcı gruplarla, birtakım medreselerle. Ve orada bize Filistin asıllı bir gazeteci Cemal İsmail çok yardımcı oldu. Çünkü Cemal İsmail Pakistan'ı çok iyi biliyordu, İslami hareketleri çok iyi biliyordu. Usame bin Ladin'le dört kere, Eymen El Zevahiri ile bir kere röportaj yapmış bir gazeteciydi. Kendisi birtakım kişilere ulaşmamız konusunda bize yardım etti, ama kendisiyle de bir röportaj yaptım. O röportajın başlığı "Batı El-Kaide ile masaya oturmak zorunda kalacak" idi. Bu sözü başlığa çıkardım çünkü çarpıcı, ama hiç de inandırıcı gelmedi bana. İlginç bir çıkış, ama çok uzak bir ihtimal gibi geldi. Fakat zaman kendisini haklı çıkardı. Öncelikle Taliban'a Afganistan'ı bıraktı Amerika Birleşik Devletleri. Ama onun ötesinde, geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan'da, Riyad'ta kiminle görüştü Amerikan Başkanı Trump? Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yla. Ahmed eş-Şara, normalde radikal İslamcı, cihatçı birisi. Golani kod adı vardı, biliyorsunuz, IŞİD'de de bulundu ama esas olarak El-Kaideciydi. El-Nusra Cephesi'nin lideriydi. Daha sonra adı HTŞ olarak, Heyet Tahrir eş-Şam olarak değişti ve ardından da Suriye'de Esad rejimi birdenbire yok oldu, devrildi ve Ahmed eş-Şara cumhurbaşkanı oldu. Savaşçı kıyafetleri gitti, takım elbise, kravatla karşımıza çıktı ve en son yaptığı görüşme Trump'la. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'ın aracılığıyla yapılan bir görüşme bu. Ama onun öncesinde Muhammed bin Salman, Ahmed eş-Şara, Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın online olarak katıldığı bir görüşmede, Suriye'ye yönelik ABD yaptırımlarının kaldırılması kararını aldı Trump. Çok önemli bir gelişme Suriye için bu. Suriye'nin yeniden yapılanması için çok önemli bir gelişme. Bunu özellikle vurgulamak lazım. Eş-Şara iktidara geldikten sonra Batı kendisine bayağı bir ilgi gösterdi. Önce birtakım danışmanlar geldi, tabii Türkiye'den ve Körfez ülkelerinden üst düzey isimleri kenarda tutuyorum, Batı'yı kastediyorum. Önce danışmanlar geldi, sonra Dışişleri Bakanları geldi. Sonra bir baktık, eş-Şara Avrupa'ya gitti. Avrupa'da Fransa'da Macron'la görüştü mesela. Ama en büyük olay tabii ki son olarak yapılan Riyad'taki zirve, orada verilen fotoğraflar. Trump tabii ki eş-Şara'yı çok övdü, çok sever böyle şeyleri. Bunlar hiçbir şekilde karşılıksız değil. İki tarafın da birbirinden çok şey aldığını tahmin edebiliriz. Suriye ne aldı? Yaptırımlar kalkıyor. Trump ne alacak? Trump oradaki herhalde doğal zenginliklere göz dikti. Orada birtakım yatırımlar yapmayı düşünüyor. Mesela Şam’da bir Trump Tower kurulacağı söyleniyor. Ve sonuçta herkes birbiriyle anlaştı. Ama bunun bir evveliyatı var. 2001. 2001 Eylül, 11 Eylül saldırısı. Bu, Amerika Birleşik Devletleri tarihinde, Amerika topraklarında yapılan en büyük saldırıydı ve Amerika'nın ayarını bozdu, dünyanın ayarını bozdu. Çünkü o tarihte Usame Bin Ladin, El-Kaide, açıkça ABD'ye savaş açmıştı. Küresel cihat konseptine uygun bir şekilde, dünyanın dört bir tarafında Amerikan hedeflerine saldırdılar. Kenya'da, Tanzanya'da büyükelçiliklerine saldırdılar. Sonra Yemen'de savaş gemisine saldırdılar ve en sonunda da Amerika Birleşik Devletleri, New York'un göbeğinde İkiz Kuleler’e, Pentagon'a uçaklar indirildi diyelim, uçaklar çarptırıldı. Çok büyük olaydı. ‘‘Küresel terör’’ olarak söylendi ve ABD'nin bunu asla unutmayacağı söylendi, hesabı sorulacağı söylendi. Afganistan işgal edildi, Irak işgal edildi. Ve şimdi geldik 24 yıl sonra, El-Kaide'nin devamı olan ya da El-Kaide içerisinden gelen Ahmed eş-Şara, ABD Başkanı'yla el sıkışıyor, karşılıklı anlaşma var. Burada kim ne kazandı, kim ne kaybetti? Dünya çok şey kaybetti. Hop oturup hop kalktık. Türkiye'de de biliyorsunuz terör saldırıları, intihar eylemleri oldu, El-Kaide saldırıları. Daha sonra IŞİD saldırıları oldu. Küresel cihattan biz de nasibimizi hayli aldık. Ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi bir şeyler devam ediyor, ilişkiler kuruluyor, mutabakatlar yapılıyor. Halbuki biliyoruz, şu haliyle baktığımız zaman hâlâ özellikle Afrika'da El-Kaide ve IŞİD varlıklarını değişik yerlerde sürdürüyorlar. Ama o küresel cihadın yerini uzun bir süredir artık yerel cihatlar aldı. Mesela bir dönem IŞİD, Suriye ve Irak'ta ortak bir devlet ilan etti. Bir müddet bunu da yürüttü ama sonra yıkıldı. Kim sayesinde yıkıldı? Yine Amerika Birleşik Devletleri'nin katkısıyla yıkıldı. Suriye'deki operasyona çok ciddi bir şekilde Suriye'nin Kürt güçleri de katıldı ve öyle yıkıldı. Şimdi bu enkazın üzerinde Trump tam bir emperyal bir tezgah kuruyor ve onun için cihatçıymış, şuymuş, buymuş çok da önemli değil. Önemli olan kendisine sorun çıkartmayacak, istediklerini verecek kişi. Peki, bu fotoğrafa tekrar bakacak olursak, burada kim kazandı? Yani şöyle söyleyelim, bana Cemal İsmail dediğinde, "Batı El-Kaide ile masaya oturmak zorunda kalacak" dediğinde El-Kaide'nin ya da cihatçıların üstünlüğünü ima ediyordu. Şu fotoğrafta bu üstünlük var mı çok emin değilim; ama çok da büyük bir yenilmişlik de yok. Ve sonuçta bunca savaşın ardından iki taraf yeni bir sayfa açmaya karar vermişler. Oldu bu. Bunun olması, dünyanın değişik yerlerinde birtakım İslamcı iddialı grupların, kişilerin Batı ve Amerikan hedeflerine saldırmaktan vazgeçeceği anlamına gelmiyor, olabilir; ama esas olan bu ve burada da görüyoruz ki aslında cihatçılık, küresel cihatçılık konjonktürel bir şeymiş. Konjonktür değişince pekâlâ onlar da uyumlu bir şekilde bu küresel sisteme uyum sağlayabiliyorlarmış. Sonuçta olan, bunca zamanda hayatını kaybedenlere oldu. Bunların içerisinde saldırıya uğrayanlar var, intihar eylemcileri var, şunlar var, bunlar var, masum siviller de var tabii, hiç alakası olmayan insanlar var. Çünkü global cihatın hedefleri sadece askeri hedefler, stratejik hedefler değildi. Mesela demin de söyledim, metroya saldırının ya da İstanbul'da olduğu gibi birtakım saldırıların, bankaya saldırı mesela, bunun nasıl bir stratejik hedefi olabilir? Çok kişi bedel ödedi ve 11 Eylül'den yaklaşık 25 yıl sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna insanlar devam ediyor. Çok da fazla diyecek bir şey yok. Trump'ın umurunda değil, karşısındaki El-Kaideci miymiş, şucu muymuş, bucu muymuş; önemli olan işine bakıyor. O karşısındaki de bir zamanlar nefret ettiği, kendisine savaş ilan ettiği kişiyi ya da ülkenin en üstündeki kişiyi ona ihtiyacı olduğu için pekâlâ makbul insan olarak görüyor. Hayat bize böyle bir dersi de bir kez daha vermiş oluyor. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
18.05.2025 İçinden geçtiğimiz süreci anlamak için faydalı bir kavram: ”Önleyici barış”
18.05.2025 Trump cihatçıları seviyor
16.05.2025 Nereden çıktı bu Süleymancılar?
16.05.2025 Allah nurunu böyle mi tamamlayacak?
15.05.2025 Bir EİTÖ (Ekrem İmamoğlu Terör Örgütü) eksikti!
14.05.2025 Transatlantik: Trump Körfez'de | Ukrayna krizi için İstanbul zirvesi
14.05.2025 Yoksa Ekremci mi oldum?
11.05.2025 PKK kongresini topladı ancak sürece yönelik kuşku, kaygı ve itirazlar bitmedi
11.05.2025 Özgür Özel Erdoğan'ı kurtarır mı?
10.05.2025 Sırrı Süreyya Önder: Çok iyi bilirdim
18.05.2025 İçinden geçtiğimiz süreci anlamak için faydalı bir kavram: ”Önleyici barış”
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı