Erdoğan gaza mı basacak, frene mi?

03.04.2025 medyascope.tv

3 Nisan 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. 19 Mart krizi devam ediyor. 9 günlük bayram tatiline rağmen dün boykot konuşuldu. Bundan sonra neler konuşulacak bakalım, göreceğiz. Ve tabii ki şöyle bir beklenti var, bekleyiş var: Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapacak? Cumhurbaşkanı Erdoğan en son grup toplantısında uzun bir konuşma yapmıştı ve pozisyonunu korudu. CHP’yi suçladı tabii ki ve dedi ki, ‘‘Turplar var, yeni turplar var, öyle turplar var ki birbirlerinin yüzlerine bakamayacaklar’’ dedi. Ve bunu beklemeye başladık. Özgür Özel dedi ki, ‘‘Turp murp yok, uyduruyor’’ dedi. Ama dün, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik şöyle bir şey söyledi: ‘‘Duyduğuma göre yapay zekayla bazı CHP yöneticilerinin ses ve görüntü kayıtlarını üretip bunları yayınlayacaklarmış’’ dedi. Yapay zekayla ya da değil, ses ve video kaydı yayınlama ihtimali tabii ki Türkiye’nin yakın tarihine baktığımız zaman hiç kimseyi şaşırtacak bir olay değil ve böyle bir olayla karşı karşıya kalabiliriz. Ama şunu özellikle vurgulamak lazım: 17-25 Aralık diye bir süreç yaşadık. Oralardaki ses ve video kayıtları ortadaydı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bunları ‘‘montaj’’ diyerek tamamen reddetti ve olay kapandı. Daha doğrusu yargıya intikal etmeden, siyasi iktidar bu olayların soruşturulmasına izin vermedi ve ardından zaten Fethullahçılarla çok büyük bir savaş yaşandı. Şimdi, bugün yıllar sonra iktidarın doğru ya da yanlış, yapay zekayla üretilmiş ya da üretilmemiş, hiç fark etmez, birtakım ses ve video kayıtlarıyla CHP’yi yıpratmaya çalışmasından nasıl bir sonuç çıkar, açıkçası kestiremiyorum. Tarih tekerrürden ibarettir diyelim, bu konuyu şimdilik bir kenara koyalım. Başka ne olabilir? Yeni gözaltılar, yeni tutuklama dalgaları olabilir. Başka belediyelere yönelik operasyonlar olabilir. CHP yönetiminde dokunulmazlığı olmayan kişilere yönelik birtakım suçlamalar olabilir. Bunlar pekâlâ mümkün. Ve burada, başlıktaki soruya gelecek olursak: Erdoğan’ın gaza basması. Büyük ölçüde insanların beklentisi bu yönde; Erdoğan bırakmayacak işin peşini, ısrarla sonuç almaya çalışacak ve gaza basmaya devam edecek. Bu da otoriterliği, baskıyı daha da arttıracağı anlamına geliyor. Evet, bu, Erdoğan'ı bilen bizler için çok şaşırtıcı olmayacak bir şey. Fakat şu ana kadar yaşananlara baktığımızda, 19 Mart'tan bu yana 15 günü aştı, baktığımızda ne gördük? İktidarın bütün hesaplarının boşa çıktığını, muhalefetin, CHP'nin beklenmedik ölçüde başarılı bir kriz yönetimi gerçekleştirdiğini ve ülke çapında çok büyük bir silkinişe yol açtığını, en önemlisi toplumsal muhalefetle, gençlerle bir araya geldiğini, farklı nedenlerle iktidara karşı olan, rahatsız olan kesimleri hareketlendirdiğini, bunu yaparken dayanışma sandığı gibi, boykot gibi, imza kampanyası gibi yaratıcı birtakım fikirlerle, eylemlerle pekiştirdiğini, iktidarın kendisine sunduğu alanı aşarak bir siyaset yaptığını ve inisiyatifi ele geçirdiğini gördük. Net olarak fotoğraf bu. Böyle bir durumda Erdoğan'ın "İlki olmadı, yenisini deneyelim" demesi pekâlâ mümkün ve ilk akla gelen bu. Ama ikinci kez tekrar aynı suda yıkanmak isterse, yeni operasyonlar yaparsa ve bu da sonuç verici olmazsa, o zaman birtakım şeyleri iyice hızlandırmış olur. Dolayısıyla frene basma ihtimalinin çok düşük olduğunu biliyorum, ama birileri Erdoğan'a telkin ediyor olsa gerek. Nitekim ne bekliyorduk, ne söylenmişti bize; ‘‘Öyle operasyonlar olacak ki, Büyükşehir'e kayyum atanacak, CHP'ye kayyum atanacak.’’ Büyükşehir'e kayyum atanamadı, CHP'ye en azından şimdilik kayyum atanamadı. Atansa bile, pazar günü yapılacak olağanüstü kurultayla kayyumun yaratacağı olumsuz etkileri de bertaraf etmiş olacak Cumhuriyet Halk Partisi. Buralarda bir geri adım olduğunu gördük, bizzat yaşıyoruz. Yani "Zaten Erdoğan'ın kafasında bunlar yoktu, bunlar uydurmaydı" demek çok gerçekçi olmayacak. Şimdi neler var? İşte boykot çağrısı yapanlara soruşturma, boykotu destekleyen oyuncuyu diziden atma, ona destek veren senaristin yaptığı diziyi arşivden kaldırma, yani Tabii kanalında kütüphaneden kaldırma gibi birtakım hamleler var. Bunlar hamle değil aslında; bunlar özellikle boykot konusunda iktidarın gösterdiği, verdiği tepkiler, gerçekten çok dramatik. Gördünüz mü bilmiyorum, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın bir marketten alışverişi... Dün ‘‘Transatlantik’’te de söyledim, bari kalabalık bir market olsaydı da deseydi ki, "İşte görüyorsunuz, halkımız alışveriş yapıyor, millî ekonomiye katkıda bulunuyor, oyuna gelmiyor." Öyle değil, çok az sayıda insan var ama Bakan orada. Bu durum herhalde o yöneticilerin de bakanların da çok arzuladığı bir durum değildi. Boykot diye bir kararla beraber, boykot diye bir fikirle beraber birçok şeyin, iktidarın sırları döküldü. Uluslararası alana taşındı mesela. Birtakım dünya çapında müzisyenler Türkiye’ye bu nedenle gelmekten vazgeçtiklerini söylediler. Dolayısıyla şöyle toparlamak mümkün: Yaşananlara bakıp eğer bunları değerlendiriyorsa, yaptığı hataları, hesap hatalarını değerlendiriyorsa Erdoğan, bir daha benzer bir şeye ya da muhalefete yönelik başka tür saldırıya, tabii yargı eliyle ve kendi medyası eliyle saldırı yoluna gitmez diye düşünüyorum ama gideceği konusunda çok ciddi şüphelerim var. Medya demişken o konuda da birkaç şey söyleyeyim. İktidar yanlısı medyaya baktığınız zaman 19 Mart'la ilgili bir yığın laflar var, iddialar var, rakamlar uçuşuyor falan. Ama bunların ortalıkta insanlar tarafından dolaştırıldığını, tartışıldığını görmüyoruz. Yani kendileri çalıp kendileri oynuyor. Bir de iktidar karşıtı gözüküp ya da öyle olup ama 19 Mart'ta "Ya ateş olmayan yerden duman çıkmaz" tavrıyla İmamoğlu ve arkadaşları hakkındaki birtakım iddiaları – ki bunları iktidar yanlısı kişiler özellikle dile getirdi – dolaşıma sokanlar vardı, onların büyük bir kısmı da çark etmeye başladı. Sonuçta, iktidarın — bunu daha önce de söyledim, hep söyleyeceğe benziyoruz — kendinden olmayan kesimlere bir şey anlatmak ve onları ikna etmek, onların rızasını üretmek imkânı artık yok. Kendisi çalıp kendisi oynayan bir medya var, kendi aralarında konuştukları bir şey var ve hiç de öyle bu iddialar etrafında ve muhalefetin meydan okuyuşları karşısında kenetlenmiş bir taban olduğunu da sanmıyorum. Bir telaş hali, endişe hali var. Bu telaşı ve endişeyi gidermek için Erdoğan'ın önünde, tekrar söylüyorum, iki seçenek var: Ya frene basacak ve insanları biraz yatıştıracak ya da gaza basacak, "Hadi bakalım bu sefer oluyor mu?" duygusunu yaşatacak. Ama bu sefer de olmazsa, hemen bundan birtakım somut sonuçlar elde edemezse... Somut sonuç nedir? CHP'nin hakikaten sokağa, insan içine çıkamaz hale gelmesi. Ama galiba o tren kaçtı. Ne yapılırsa yapılsın bunu başa sarması bana mümkün olacakmış gibi gelmiyor. Bakalım, hep birlikte izleyeceğiz. Muhtemelen bayram sonrası, bayram aslında çoktan bitti de, uzatılmış bayram tatili sonrası bu hamleleri, iktidarın yeni hamlelerini, Erdoğan'ın yeni hamlelerini göreceğiz, göreceğe benziyoruz. Ama dediğim gibi, tekrar tekrar tekrar oluyor ama yaşadıklarına bakıp böyle şeylere kalkışmama ihtimalini az da olsa bir kenara yazmak lazım. Bitirmeden, 19 Mart sürecinden itibaren Medyascope’un neler yaptığını, nasıl yaptığını görüyorsunuz, izliyorsunuz. Bunlar zaten bizim reytinglerimize de çok olumlu bir şekilde yansıyor. Yaptığımız işin karşılığını fazlasıyla görüyoruz, destekleriniz de çok ciddi olarak arttı ama daha da artması lazım ki biz bu işi sürdürebilelim. Patreon’dan ya da YouTube ‘‘Katıl’’dan Medyascope’a destek olabilirsiniz. Lütfen böyle yapın, bize destek olun. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
13.04.2025 19 Mart Erdoğan’ın en büyük siyasi hatası olabilir: İşte hiç beklemediği on sonuç
06.04.2025 Erdoğan’ın CHP ile ilgili hiçbir hesabı tutmadı
04.04.2025 Haftaya Bakış (261): Boykot iktidarı neden korkutuyor? Bahçeli'nin dönüşü & CHP'nin olağanüstü kurultayı
04.04.2025 Siyasi iktidarın boykot paniği biteceğe benzemiyor
03.04.2025 Erdoğan gaza mı basacak, frene mi?
02.04.2025 Transatlantik: Türkiye'deki boykot çağrıları dünyada nasıl yorumlanıyor? Marine Le Pen'e siyaset yasağı, Trump'ın Körfez turu
02.04.2025 İnsanları zorla boykotçu yapıyorlar
01.04.2025 “Vicdanları kanayan AK Partililer”: Kim bunlar?
31.03.2025 Korku eşiği ne zaman ve nasıl aşıldı?
31.03.2025 Devlet Bahçeli çözüm sürecini, MHP’yi ve devleti kurtarmaya çalışıyor
13.04.2025 19 Mart Erdoğan’ın en büyük siyasi hatası olabilir: İşte hiç beklemediği on sonuç
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı